Yas, Travmatik Yas

YAS VE TRAVMATİK YAS

 

YAS

Yaşamımızda kaçınılmaz olarak yaşadığımız süreçlerden biri de kayıp ve ardından gelen yas sürecidir.

Travmatik yası anlamak için normal yas kavramına bakmalıyız. Yas insanların kayıplara verdiği doğal bir yanıttır, evrenseldir. Değer verilen bir kişinin ölümü karşısında verdiğimiz bir tepki olmakla beraber, sadece kişi kaybı olarak değerlendirmemek gerekir, yas değer verilen her türlü nesnenin kaybıyla ilgili olabilir.

Yas bireysel ve kendine özgü bir süreçtir. Herkes yasını ‘’kendine göre’’ yaşar ve özgün tepkiler verir.

 

Normal Yas süreci nedir ?

Herhangi bir kayba karşı verilen fizyolojik, duygusal, düşünsel ve sosyal reaksiyonların bütünüdür. Kaybedilen kişinin (nesnenin) yokluğundan sonraki yeni yaşama alışma evresidir.

 

Yasın evreleri;

1. Şok/Yadsıma(inkar) dönemi: Kayıp haberine karşı verilen ilk tepkileri içerir: İnkar, inanmama, şok, hissizlik, uyuşukluk, donma tepkileri gibi... “Hayır bu dogru değil” “Olamaz” “Öldüğüne inanamam”…

2. Yüzleşme ve öfke dönemi: Kaybın farkına varmaya başlamıştır. “Neden ben?” “Neden?” “Bunu hakedecek ne yaptım?” Öfke; kendine, dış dünyaya ve ölen kişiye yönelebilir.

3. Pazarlık dönemi: Keşkeler ve suçluluk duyguları ile kaplı bir dönem, kabul etme ancak koşullar koyma vardır.’’ Şöyle yapsaydım ölmezdi’’ ‘’yeterince zaman ayırsaydım…. Olurdu’’

4. Kabul ve çökkünlük dönemi: Kişi kaybı ile yüzleşmiş, bu kayıpla nasıl başa çıkacağını ve yaşamını nasıl devam ettireceğini araştırmaya, yıkıntıları onarmaya çalışmaya başlamıştır. Üzüntü bu sürece hakim olan duygudur.

5. Yeniden yapılanma dönemi: Bu dönem kişinin kaybı ile birlikte yaşamayı kabullenişini, yaşamını yeniden düzene sokmaya başlaması ve yaşamına devam etmesini içerir. Yaşamın devam etmesi şaşırtıcı olmakla beraber bir gerçeklik olmuştur.

Bu evreler düz bir çizgi halinde değil, genellikle inişli çıkışlı bir yol izler. Bazen evreler içiçe girerek kesin çizgilerle ayrılamayabilir.

 

Yas süreci ve uyum;

Yas sürecinin tamamlanma ihtiyacı vardır. Yas süreci aslında bir uyum sürecidir. Yasın yaşanması, yani kaybın sindirilmesi için kişinin zamana ve alana ihtiyacı vardır; ancak ondan sonra kişi tekrar toparlanıp, güçlenip, hayata sağlıklı olarak katılabilir, yeniden uyum sağlayabilir.

Kaybı kabullenmek ve hazmetmek demek, kaybı unutmak demek değildir! Bu kabullenmeyi sağlamak için de yaptıgımız bazı ritüeller veya gelenekler vardır. Cenaze merasimleri, kırkı çıkması, dua edilmesi bunlardan bazılarıdır. Bu ritüeller bir vedalaşma ve bir kabullenmedir.

Bu ritüellerden kaçınmak, yası tamamlamayı engeller ve uzamasına yol açar.

 

‘’Üzüntünü dile getir, konuşulmayan yas kalbe düğümler atar, onu sertleştirir ve kırar.’’

Shakespeare

 

TRAVMATİK YAS

Jacobs (1999) travmatik yası, sevilen bir kişinin ani ve şiddet içeren şekilde ölümü sonucunda bu kaybı yaşayan kişilerde ortaya çıkan belirti ve tepkilerin toplamı olarak tanımlamıştır.

Normal yastan; kaybın beklenmedik ve dehşet verici olması ile ayırt edilir.

Türkiye de doğal afet, kazalar, aile içi şiddet, terör ve savaşlar çok sayıda ani ve beklenmedik kayba neden olmaktadır.

Travmatik yas teriminin kullanılması, yasa bağlı ortaya çıkan, inkar, öfke, kaçınma, tepkisizlik, geleceğin olmadığını düşünme, güvenlik duygusunun kaybı gibi belirtilerin Travma Sonrası Stres bozukluğu belirtilerine benzemesinden dolayı tercih edilmektedir.

Travma ve kaybın, birey üzerinde yarattığı ikili etki, birey için temel bir psikolojik yük olmakta ve bireyin değerlerini, beklentilerini, dünyayı algılama biçimini ciddi oranda zorlayarak yas tepkilerinin bitmemesine ve süresini uzamasına yol açmaktadır. Ayrıca, travmatik yas yaşayan bireylerde, yaşadıkları travmaya bağlı olarak travma sonrası stres bozukluğu gelişebilmektedir. Buradaki travma kelimesi, ayrılık yaşantısının kişiyi travmatize edici (travmayı tekrar yaşatıcı) özelliğine de işaret eder. Böylece travmatik yas teriminin, patolojik yastaki hem travmatik yaşantı belirtilerini hem de ayrılık yaşantısının ortaya çıkardığı belirtileri kapsadığı düşünülmektedir.

Jacobs; Travmatik Yas ile ilgili 4 temel ölçüt ortaya koymuştur ve gözden geçirilerek DSM tanı kriterlerinde yayınlanmıştır.

 

Travmatik Yas Tanı Ölçütleri 

A ÖLÇÜTÜ

Birey kendisi için önemli bir yakının ölümünü yaşamıştır. Bu kayba yanıt olarak aşağıda sıralanan 4 belirtiden 3 ü en azından bazı zamanlarda bulunmalıdır:

-Kaybedilen ile ilgili zorlayıcı düşünceler

-Kaybedilenin özlemini duymak

-Kaybedileni aramak

-Ölüm sonucu oluşan yalnızlık

B ÖLÇÜTÜ

Ölüme yanıt olarak aşağıdaki 8 belirtiden 4 ü çoğunlukla yaşanmıştır:

-Geleceğin amaçsız ve boşuna olduğu hissi

-Öznel uykusuzluk, kopma yada duygusal yanıt kaybı

-Ölümü kabullenmede zorlanma

-Hayatın boş ve anlamsız olduğu hissi

-Kişinin bir parçasının öldüğünü hissetmesi

-Dünya görüşünün dağılması, emniyet, güven ve kontrol duygusunun kaybı

-Kaybedilen kişiye ait yada onunla ilgili belirtileri veya zarar verici davranışlar sergileme

-Ölümle ilgili aşırı sinirlilik, acı, yada öfke duyma

C ÖLÇÜTÜ

Bozukluğun (belirtilen semptomların) süresi en az iki aydır.

D ÖLÇÜTÜ

Sosyal, mesleki ve yaşamın diğer önemli alanlarındaki işlevselliğin klinik olarak ciddi bozulmasına neden olur.

 

TRAVMATİK YASIN YAS ve TRAVMA BİLEŞENLERİ

Yas Travma
Biliş Odak ölende, ölenin görüntüsü

Odak ölümde, dehşetin görüntüsü

Duygudurum Ölene hasret, ayrılma anksiyetesi, öfke, üzüntü

Güvene hasret, tehlikenin anksiyetesi, öfke, tahammülsüzlük, hissizlik

Uyarılmışlık Öleni arama Tehlikeden korunma

 

Travmatik ölümlerde yas tutmak daha güçtür. Kaybedilen kişinin kayıp şeklinin feci oluşu yasla birlikte travmatik stresin yükünü de beraberinde getirmektedir (Rynearson ve ark 2006; Worden, 02).

Sevilen kişinin ölüm anında acı çekmiş ve korkmuş olma olasılığı, bir başkasının sevilen kişiye kötü niyetle zarar vermeye kast etmiş olması gibi etmenler ek stresör olarak karşımıza çıkmaktadır. Ölümün şekli nedeniyle sıklıkla tıbbi ve hukuki kurumların araya girmesi, travmatik ölümün örneğin özkıyımda olduğu gibi bazı inanç gruplarının üyeleri için yas tutulmasını olanaksız kılması ya da travmatik ortamdan kaçma gereksinimi kişinin kendi kültürü ile uyumlu yas uygulamalarını yerine getirmesini engelleyebilmekte ve yasın çözülmesi güçleşebilmektedir (Rynearson ve ark., 2006).

Kaçınma stratejisi benimseyen bireylerde travmatik yas belirtilerinin daha şiddetli olduğu bildirilmiştir (Boelen ve ark., 2003; Boelen veark., 2003). Aynı araştırmacılar kayıp sonrasında diğer insanların davranışları hakkında olumsuz fikirlere sahip olmanın da belirtileri ağırlaştıran bir etmen olduğunu bildirmektedir. Doğal afetler çok kısa bir sürede çok sayıda insanın travmaya maruz kaldığı ve sevdiklerini ani ve feci şekillerde kaybettikleri büyük ölçekli travma ortamlarıdır. Tural ve arkadaşlarının Marmara Depremzedeleri ‟nde TSSB‟na eşlik eden ruhsal hastalıkları inceledikleri çalışmalarında birinci dereceden yakın kaybının olması afet sonrasındaki girişimlerde travmatik yas tanısının önemine dikkat çekmektedir (Tural, 2001). Ayrıca, travmatik yas bedensel ve ruhsal hastalıkların oluşması için bir risktir (Sezgin, 2004)

 

YAS TERAPİSİ

Kişinin kayıpla ilgili çözülmemiş duygularını çözmek ve yası tamamlama sürecinde, kişinin sıkıntılarıyla başa çıkma becerilerini arttırmak ve normal hayata dönmesini sağlamak amaclarını taşır. Travmatik yas ağır yaşanan ve işlevsiz davranışların görüldüğü (kaçınma gibi) ve yası yaşayıp tamamlama sürecine gitmeyi engelleyen bir durumdur..Yas terapisinde kişinin yasını anlamlandırması ve ayrılma çatışmasını çözmesi sağlanır.

 

Kaynaklar;

APHB Psikososyal Uygulamalar Katılımcı kitabı

Sezgin, U.,Yüksel Ş,Topçu Z,Genç Dişçigil, ‘’Ne zaman Travmatik Yas Tanısı Konur’’ makale 2011